Salı, Ekim 24, 2006

Uzun saç hali

Bugün yaklaşık 6 aydır ara sıra aklıma gelip sonradan vazgeçtiğim saç kestirme eylemini gerçekleştirdim, yani gerçekleştirdim. Gerçekten de zor oldu kestirmesi.

Gittiğim berber ikinci kattaydı. Kapının önüne kadar geldim ama kapıyı açıp açmamakta tereddüt yaşadım. Hatta bi ara vazgeçtim "boş ver yaa kestirmesem de olur" dedim ama kapıyı açmıştım.

Baktım içeride çok fazla kişi yok. Kendi kendime yoksa iyi bir yer değil mi diye sordum, sakata gelmeyeyim. Neyse oturdum, berber arkadaş nasıl bir saç şekli istediğimi sordu. Bende kısaltalım dedim. Hepsini mi deyince bir an durakladım kestirip kestirmeme konusunda. Sonradan kendimce tarif ettim. Berber arkadaş kesmeye başladı. O ilk makası vurunca dökülen saçlar tam 1.5 yılın emeğiydi herbir tel içimi sızlattı ama artık dönüş yoktu. Sonuç mu? Sonuç ortada ve yukarıda.
Balyoz ve memleketlim;

Sayın başbakanımızın rahatsızlanması ve arabadan çıkamayınca ön camın balyozla kırılması yurdum vatandaşını da etkiledi. Hani bir köy evi deyince aklımıza gelen bir oda şekli vardır: duvarda asılı bir halı, kilim tarşı bir bir eşya ve onun hemen yanında asılı duran bir tane tüfek. Ve şöyle bir senaryo olmuştur her zaman: eve bir yabancı gelir(gelen yabancının öldürülmesi gerekiyordur) veya evin erkeğinin dışarı çıkıp peşine düşmesi gereken bir adam vardır(bu adamın da öldürülmesi gerekiyordur) adam eşine seslenir: "Hanım tüfeği getir!".

Başbakanımızın bu durumundan sonra bu akıllara gelen senaryo ve evdeki dekorasyonda biraz değişiklikler oldu. Duvardaki tüfeğin yerini balyoz aldı! Ve artık evin erkeği eşine "Hanım balyozu getir!" diye seslenmeye başladı.