Cumartesi, Aralık 23, 2006

Sabiha Gökçen;

Geçtiğimiz salı günü abimi karşılamak için İstanbul'a gitmiştim. Daha önce hiç gitmediğim için nasıl gisileceği konusunda hiçbir fikrim yoktu. İnternet ve İstanbullu arkadaşlara danışarak nasıl gideceğimi kabaca öğrendim. Bu hususta Gök arkadaşıma çok teşekkür ederim. Onun sayesinde treni kullanmak için para vermedim.

Trenden indikten sonra benim planıma göre taksiyle gidecektim. İntenetteki verilere göre Havaalanı ile Pendik arası sadece 14 kilometreydi. Bende bu bilgiye çok güvenerek takiciye sordum "Buradan havaalanı ne kadar tutar?" diye oda "23-25 falan tutar." dedi. Bende yaptığım hesaplar göre 17,85 tutacağındana o zaman taksimetreyi açalım dedim. (Zaten pazarlık edemem birde böyle bi şey dedim)Neyse gittik gittik havaalanına geldiğimizde arabadan 20 ytl verip ayrılmıştım.

İkinci kısım ise bekleme kısmıydı. Önce mevkimi aldım mp3 çalarımın kulaklığını kulağıma takıp Ata Demirer'in Tek Kişilik Dev Kadro oyununu dinledim tabiiki daha çok vakit vardı. Bir de Cem Yılmaz'ın gösterisini dinliyordum ama canım sıkılınca Pinhani'nin şarkılarını dinlemeye başladım. İşte bu sırada "Stuttgart'tan gelen (kaç sefer sayılı olduğunu hatırlayamıyorum) uçak piste inmiştir" anonsunu duyunca birden irkildim. Zaten camın hemen yanındaki bankta oturuyordum önümdeki cama yapışmış insanlardan sıyrılarak uçağa baktım. Uçak benim olduğum bölüme değilde diğer bölüme doğru yanaşıyordu. Bende pılımı pırtımı toplayarak heme diğer bölüme gittim. Camın önü oğlunu, kızını bekleyen anne babalarla doluydu. Herkes "aha aha indi indi" diyerek camın önünden ayrılıp yolcuların çıktıkları yere doğru gidiyorlardı. Yolcuları gidecekleri yere götüren otobüsler kapılarını kapatırken ben abimi hala görememiştim. Biraz hayalkırılığıyla bekleme bölümüne gittim. O anda aklıma Alex'in Türkiye'ye indiği an aklıma gelmişti. Aklımda oynuyordum Alex çıkıyor kapıdan bir sürü basın mensubu arkadaş fotoğraf falan çekiyor havaalanın doldurmuş GFBli arkadalşar Alex için tezahurat edyorlar. Neyse bu hayal ortamından çıkıp abimi gerçek düntada beklemeye başaladım. Birer birer yolcular çıkıp sevdiklerine kavuşurken bir an şüpheye düştüm abim ya çıkmazsa diye ama çok saçmaydı nasıl çıkmasın tabii uçağı kaçırma ihtimalini saymazsak.

Sonunda abi en son kapıdan çıktı ve aime sarıldım. (Abim yürürken abimin bir daha ne kadar yakışıklı olduğunu anladım (; )

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Hop, birader, sağ olasın bunca zahmet ettin. Sonrasında okul olduğu için çok fazla cakit geçirme imkanı da bulamadık İstanbul'da, bir dahaki sefere inşallah. Bir araba kiraladık mı tamam zaten. :D Sıra ben de bakalım, bir motorsiklet kiralıyayım ben, kısa mesafe zaten, yeter de artar yav, ne dersin?

Not: Efendim, o sizin yakışıklılığınız, kibarlığınız. Teşekkürler...

thinchild dedi ki...

Ne zahmeti canım ne demek bize düşen zaten böyle yapmak. Bu arada özür dilerim yeni gördüm mesajı nasıl olsa kimse yorum yazmıyor diye bakmıyordum bile.

NOT: Doğruları söylüyoruz efendim.